14 Ağustos 2011 Pazar

EDEB

            Akıllılık, usluluk, hal, tavır ve davranış güzelliği veya insanlara iyi muamelede bulunma manalarına gelen edeb; tasavvufçularca, manevi yönüyle edeb-i şeriat, edeb-i hizmet, edeb-i hak ünvanları altında, yanlışlıklardan korunma ve yanlışa sürükleyen sebep ve saikleri bilip, tedbir almaktan ibaret sayılmıştır.
            Edebi şeriat; dinin usulünü bilip, uygulamaktır. Edeb-i hizmet, hizmette cehd-ü gayret ve hizmette daima önde; ücret ve takdirde ise daima arkada olmak, ayrıca; esbaba tevessülde kusur etmemenin yanında, bütün iyilik ve güzellikleri Allah(cc)'tan bilmektir. Edeb-i Hak da Hakk'a yakınlığı temkinle bezeyip, laubaliliğe girmemektir.
            Bir diğer yaklaşımla edeb, edeb-i şeriat, edeb-i tarikat, edeb-i marifet, edeb-i hakikat şeklindedir. Edeb-i şeriat; Allah Resulü(sav)'nün hususi, umumi, kavli, fiili, hali ve takriri bütün sünnetlerini hayata geçirip, yaşamaktır. Edeb-i tarikat; mürşide ve kullarına karşı tam teslimiyet, tam muhabbet, ölesiye hizmet, sohbete devam ve kalbinde itiraza asla yer vermemektir. Edeb-i marifet ve edeb-i hakikat ise, yakınlık ve temkin dengesini, havf ve reca muvazenesini, lütuflara mazhariyet ve acz-ü fakr mülahazasını muhafaza ederek, daima tevazu üzere olmak ve Rabbın azameti karşısında saygıyla iki büklüm olmaktır. 
             Tasavvuf, edeb demektir. Her vakit, her hal ve her makamın hususi edebleriyle edeblenmektir. Bunlar, insanın iç aleminde gerçekleşebildiği ölçüde onun ahlak, tavır ve davranışlarında kalıcı olabilir. Vicdanın enginlikleri bu duyguların derinlikleriyle bütünleşmemişse, zahirdeki edebin devamı söz konusu olamayacağı gibi, insanı iç alemine göre değerlendiren Allah(cc) nezdinde hiçbir kıymete haiz değildir. Hakikat erleri edebe son derece değer vermişler, onu insan ruhuyla bütünleştirme istikametinde her türlü gayreti göstermişlerdir. Zira nebiler katettikleri yolu edeble katettiler. Ve herbiri Allah(cc) dergahının seçkini haline geldiler. 
Edebtir kişinin daim libası,
Edebsiz kişi uryana benzer
Edeb ehli, ilminden hali olmaz
Edebsiz ilim okuyan, alim olmaz
Edeb iledir nizamı alem
Edeb iledir kemal-i alem
Edeb bir tac imiş nur-u Hüda'dan
Giy ol tacı, emin ol her beladan.
        Hazreti Mevlana'nın edeb üzerine beyanları;''Efendim bil ki insanın tenindeki can,edebtir.İnsanoğlunun göz ve kalp nuru edebtir.''
                       Adem bir ulvi alemdendir. Süfli değildir. Bu dönem dünyanın hem dönmesi hem de revnak ve zineti edebtir. Şeytanın başına ayağını koymak istersen gözünü aç. Şeytanın canını çıkaran edebtir. İnsanoğlu eğer edebten yoksun ise o, insan değildir. Zira insanoğlu ile hayvan arasındaki fark edebtir. Aç gözlerini bak. Allah(cc) kelamı olan Kur'an ayet ayet edebtir. Akıldan sordum edep nedir? Akıl, kalb kulağıma 'iman, edebtir' dedi. Edeb; Rabb-ül Alemin'e karşı edeb, Resul-ü Zişan'a karşı edep, Kur'an-ı Azimüşan'a karşı edeb, sünnet-i Resulullah'a karşı edeb, alim, mürşit, hocalara karşı edeb, ana-babaya ,akraba-i taallukata karşı edeb, oturup kalkmada, yiyip içmede, bilhassa konuşmada edeb.
                      Evet edeb, müminde olması gereken en güzel vasıftır ki, kul edebi nispetinde değer kazanır. Birçok vasıflar gibi edeb de kalpde kökleşip;  amellere, hal ve tavırlara yansıyan değerli vasıftır. Allah(cc)'a kullukta ve kulluk vazifelerimizi ifada, 'kalbi derinleşmek'; engin bir saygı ve sevgi ile vazifelerimizi ifa ederken, diğer tarafta temkinli olup en ufak bir hata  yapmak korkusu ile titremek, Kur'an-ı Kerim'e son derece saygılı olup, hakkına riayete gayretli olmak ve asla hiçbir hususta taşkınlığa yer vermemek gibi ki vicdana soralım, o bize çok meselede olduğu gibi bu hususu da  en güzel anlatır sanırım. Evet denilebilir ki edeb,iman etmiş bir mü'minde olması gereken bütün güzel vasıfların, sıfatların; ahlak ve karakterin, ibadet-i taatın, teslim ve tevekkülün,batın ve zahir amellerin hatta niyet ve arzuların,sevgi, muhabbet her türlü davranışların, Rabbi ile arasındaki muamelatın, saf, temiz kemale ermesini sağlayan ve kişiyi olgunluğa, vakara ulaştıran yüce bir meziyettir. Müridin sözü zikir ve hikmet,  sükutu tefekkür ve ibret,fiili sözünden ileridir. Ameli ilmini tasdik eder. Şiarı, huşu ve vakardır. Hazinesi, tevazu ve inkisardır. Daima Hakk'a uyar ve O'nu herşeyden üstün tutar, batılı red eder. Hakk'a gönül vermiş, Hakk'ın mecnunu olmuş, aşk şarabını içmiş, gayrından geçmiş, nazarında altınla toprak bir olmuştur. Evet bütün bu değerli vasıflar ancak edeble kemale erer. Dileriz Yüce Mevla'dan bizleri de edeb cevheri ile müzeyyen kılsın. Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder