18 Aralık 2012 Salı

NAFİLE NAMAZLAR

Cenâb-ı Hak bir hadis-i kudside buyurur; ''Kim Benim velî kullarıma düşmanlık ederse, Ben de ona harb ilân ederim. Kulumu Bana yaklaştıran şeylerin arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri edâ etmesidir. (Bununla birlikte) kulum Bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder. Neticede muhabbetime nâil olur. Onu bir sevdim mi, artık Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı(akıl ettiği kalbi) (konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince ona veririm. Benden sığınma talep etti mi onu himaye ederim, korurum. Ben yapacağım birşeyde mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddütüm kadar hiç tereddüte düşmedim. O ölümü sevmez. Ben de onun sevmediği şeyi sevmem.'' (Buhari-Rikâk 38)

Bu itibarla salih müminler farzlara ilaveten; yolculuğa çıkarken, korku anlarında, bir hâcetleri olduğunda, gece vakitlerinde ve sair zamanlarda Resûlullah'ın(sav) sünnet-i seniyyelerine riâyeten namaz kılarlar.

''Sîma ve alâmetlerinde yüzlerinde secde eseri zahirdir.'' (el feth 29) ayetiyle tavsif edilenler zümresindendir. Namaz onlar için doyulmaz bir heyecandır. Hz.Peygamber'in(sav) hiçbir günahı olmadığı halde O(sav),geceleri ayakları şişinceye kadar nafile namaz kılar, yorgun düşünceye kadar saatlerce Kur'an okurdu.

Dolayısıyla ne nafile namazlar farz namazlara, ne de farz namazlar nafile namazlara mâni teşkil etmez. Aksine nafileler farzları takviye vazifesi görür. Mühim olan hepsini yerli yerince edâya gayrettir.

Hadis-i şerifte buyurulur; ''Kulun kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği amel namazdır. Eğer kulun namazı güzel ve düzgünse, şüphesiz o kul kurtulmuş ve muvaffak olmuştur. Eğer namaz işe yaramaz, bozuksa, o kişi kaybetmiş ve hüsrana uğramıştır.'' Farz namazda bir eksiklik görülürse Allah-ü Tealâ; ''Bakın kulumun nafile ibadetlerinden farzdaki eksiğini dolduracak birşey var mı?'' buyuracaktır. (Sair amellerin durumu da böyle olacaktır.)

O halde, 'farzlar kâfidir, onları doğru dürüst yapalım yeter' denmesi büyük bir gaflettir. Zira farzları kusursuz îfa edebilmek ve Allah(cc) indinde makbul olacak şekilde îfa edebilmek mümkün değildir. Elbette kusurlarımız, eksiklerimiz vardır. Bunların tamamlanması için de nafilelerden başka çare yoktur. Çünkü kılınan farz namazlar tekrar kılınmayacağı için, nafilelerden başka farz namazlardaki eksiklikleri tamamlayacak bir ibadet yoktur. Bundandır ki nafile namazlara da ihtimam göstermek zarûridir.

Doğru olan farzları edânın yanında, nafileleri de mümkün mertebe huzur içinde edâya gayret etmektir. Resûlullah(sav) ve ashabının hayatındaki tatbikat bu hususta yegâne istikamet çizgisidir. Diğer taraftan kazaları bulunan kimselerin sırf kaza kılıp nafileleri terk etmesi de doğru değildir. Zira kazalar kerahat vakitleri hariç günün her vaktinde edâ edilebilir.

Oysa teheccüd namazı, işrak, kuşluk, evvabin gibi bir kısım nafile namazlar vakitlere bağlı olduğundan onları edada basiretli davranmalıdır.

Şakiki  Belhi Hz buyurur; ''Beş şeyi aradık, beş yerde bulduk; 1.Rızkın bereketini, kuşluk namazında 2.Kabrin ışığını, teheccüd namazında 3.Münker Nekir'in sualine cevabı, Kur'an okumakta 4.Sırattan selâmetle geçmeyi, oruç ve sadakada 5.Arşın gölgesini, yalnızlık içinde Allah'ı(cc) zikretmekte (halvette). 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder