30 Kasım 2011 Çarşamba

MENKIBE

           Rivayete göre; ''Malik, oğlun Avf esir düştü,'' dediler. Bu acı haberi alan baba ve annenin kalbine kor düştü adeta. Baba bu ateşe dayanamadı ve her derde derman Efendimiz'in(sav) yanına giderek, durumu anlattı. O(sav), ''Sabret, Allah Avf'a bir çıkış yolu yaratacaktır,'' buyurdu.

29 Kasım 2011 Salı

RABBİM BENDEN RAZI MI?

            Anne karnı ayrı bir dünya, dünyaya geldik burası apayrı bir dünya. Sonra kabir alemi, o da ayrı bir alem. Sonra mahşer yerinde toplanma ve hayatın hesabını verme. Ve, ya cennet ya da cehennem.

28 Kasım 2011 Pazartesi

TERBİYE

            Bu dünya bir ahiret dershanesidir. Bu dershane pek çok imtihan malzemeleriyle doludur. Bir yönüyle bu dünya bir vitrindir. Cenab-ı Mevla'nın El-Musavvir esmasının tecellileri ile doludur. Bunca insan, hayvanat, nebatat çeşit çeşit suretlerle yaratılmıştır. İki tane aynı şey yoktur. Hatta yapılan tespitlerle kar tanelerinin dahi ayrı ayrı motifler şeklinde olduğu vurgulanmıştır. Parmak izlerinin herkeste ayrı ayrı oluşu pek çok esma-i ilahinin tecellisi ile beraber, El-Musavvir esmasının azametinin sınırsızlığını izhar etmektedir.

TASAVVUF SANATI

            Mümin; ''Cenab-ı Hak ve Peygamber Efendimiz(sav)  benden ne istiyor, nasıl olmamı istiyor?'' diye çok düşünmelidir. Onların istediği; kamil insan, olgun insan, güzel insan. Mahlukatın en şereflisine yakışır vasıflara sahip bir insan modeli. Kur'an-ı Kerim bize kamil insan vasıflarını bildiriyor. Kur'an'ı yakından tanımamız lazım. Efendimiz(sav) Kur'an'ı tatbikatta zirve. Kur'an'ı yaşamak ve kamil insan olmak istiyorsak, hayatımızın her safhasını O'nun(sav) haliyle mizan etmek durumundayız. Cenab-ı Hak Nisa suresinde(80) ''Resulullah'a itaat edin'' buyuruyor. Allah Resulü'ne(sav) itaat, Allah'a(cc) itaat olmuş oluyor. 

25 Kasım 2011 Cuma

İSLAMIN ŞAHİTLERİ

            Edep, insanın bütün muamelatını içine alır. Yani, her muamelatımız edebe muhtaçtır. Edeple ameller taçlanır, değer üstü değer kazanır ve güzel ahlakın da zirveleşmesini sağlar. Güzel ahlak ve edep örneği bir kölenin kıssası;

23 Kasım 2011 Çarşamba

AMENTÜ BİLLAH

            Cenab-ı Mevla ''oku'' diyor. Allah'ın(cc) kitabını oku, kainatı oku, sebeplere nazar ederek müsebbibi oku, sanatta sanatkarı oku, nimette Mün'im-i Hakiki'yi oku, besmeleyi oku. Besmeleyi okuma, kalbe, hale ve halka yansıtabilme kulu selamete götürür. İlim kalbde olursa insanı selamete götürür. Kalbde olmazsa helaka sebep olur. Marifetullahta derinleşebilmek tefekkürle sağlanır. Esas ilim takvaya yaklaştırandır.

22 Kasım 2011 Salı

MÜCAHEDE

            ''Uğrumuzda mücahede edenleri, yollarımıza yöneltiriz. Gerçekten Allah, iyi davrananlarla beraberdir.'' Ankebut Suresi(69)     

MURAKABE

''Allah, gözlerin hain bakışını ve kalblerin gizlediğini bilir.'' Mü'min Suresi(19)
''Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.'' Fecr Suresi(14)
''Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül et.'' Şuara Suresi(217-218-219)

KALB

            ''Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar(putlar), fal ve şans oyunları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz.'' Maide Suresi(90) 
            ''Hayır, bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.'' Mutaffifın Suresi(14) 

18 Kasım 2011 Cuma

TAKVA

            Kur'an-ı Kerim'de kalbe nispet edilen kavramlardan biri de takvadır. Takva; nefse zarar verebilecek her şeyden, ciddi ve titiz bir şekilde korunmak ve sakınmak anlamlarına gelir. Şer-i örfte ise, kişinin taatte bulunması ve bu surette ahirette zarar ve elem verecek şeylerden kendini iyice koruması diye tanımlanır.

17 Kasım 2011 Perşembe

İLİM

            Hz.Enes'den(ra) rivayetle Efendimiz(sav) şöyle buyurmuştur; ''İlim öğrenmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.'' İlim, bir nevi cihaddır. Çünkü cihadın gayesi insanlara İslam'ı duyurup, ulaştırmaktır. Bunun en önemli vasıtası da ilimdir.

16 Kasım 2011 Çarşamba

KABZ VE BAST

            Kabz(sıkıntı) ile bast(genişlik), geceyle gündüzün birbirini takip ettiği gibi, salikin halinde birbirlerini takip ederler. Salik bu iki halin dışına çok az çıkabilir. Her iki halde de en isabetli olanı, kulluğun gereklerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmaktır. Her iki halin de geliş sebepleri vardır ki, salik bunları tespite çalışmalıdır. Bazılarını büyükler şöyle beyan etmişlerdir;

15 Kasım 2011 Salı

ŞÜKÜR

            Şükür üç yolla ifa edilir; hali, kali, fiili. Şükür; görülen her hangi bir iyiliğe karşı gösterilen memnuniyet ve minnettarlık manalarına gelir. Istılahta ise, insana bahşedilen duygu, düşünce, aza ve cevarihi, yaratılış gayesine uygun istikamette kullanmaya denir ki, kalple, lisanla ifa edilebileceği gibi bütün uzuvlarla da yerine getirilebilir.

14 Kasım 2011 Pazartesi

TEFEKKÜR

            Varlıkta görülen ilim, kudret, rahmet esintileri kendilerine ait değildir. Canlıların en büyüğü sayılan balina, denizde mikroskobik mahluklarla beslenir. Yavrusuna günde yüzlerce kilo süt emzirir. En büyüğü en küçüğe muhtaç eden, bir aslanı küçük bir yavruya boyun eğdiren kudret ve şefkat, hiçbir varlığın kendine ait değildir.

10 Kasım 2011 Perşembe

KİBİR İLE İLGİLİ MENKIBELER

            Beyazıd-i Bistami Hazretleri birgün uyuz bir köpeğin yanından geçerken eteklerini toplamış. Köpek tarafından bir ses duymuş; ''Ey Beyazıd! Bu etek toplayışın, eteklerinin kirleneceği endişesiyle ise, bir tas su ile temizlenir. Fakat dikkat et, eğer kibrinden ötürü ise, yedi derya birleşse gönlündeki kibir kirini temizleyemez.''

KİBİR

            Nefse ait sıfatlardan biridir kibir. Batıni ve zahiri olmak üzere ikiye ayrılır. Batıni kibir, nefisteki ahlaktır. Zahiri kibir ise, azalarda görülen kibirdir.

3 Kasım 2011 Perşembe

NEFİS İLE İLGİLİ MALUMATLAR

            ''Nefsini tanıyan Rabbini tanır!'' İnsan nefsini nasıl tanıyacak, nefis ne demektir? Bu dünyaya ne için geldin? Nereden geldin? Nereye gidiyorsun? Mevla seni ne için yarattı, saadetin ve şekavetin nedir? İnsan bu sorularla başbaşadır. Bu sorulara cevap verme mesuliyetindedir. Her akl-ı selim kişi bu soruları nefsine sorup, cevabını arama mecburiyetindedir.