31 Mayıs 2011 Salı

ADALETLİ VE DÜRÜST OLMAK

            İslam, adaleti getirmiştir. Cahiliye devrinde, adalet yok denecek kadardı. Güçlü, zayıfı eziyor; zayıflar daima zulme maruz kalıyorlardı. İslam bu hususta öyle bir ahkam getirmiştir ki, Allah(cc) indinde şirkten sonra affedilmeyen ikinci husus, kul hakkı olarak beyan edilmiştir. Bu konuda pekçok ayet-i kerime nazil olmuştur. ''Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız, en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak, adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar, (adaletten)  ayrılmayın.'' Nisa Suresi(135)

27 Mayıs 2011 Cuma

RAKİK KALB SAHİBİ OLMAK

            Rakik; yumuşak, şeffaf,duyarlı, hassas,narin gibi manalara gelir. Kur'an-ı Kerim, kalbin yumuşak ve duyarlı oluşunu onun tabii bir vasfı olarak gördüğü için, daha çok kalbin katılaşmasından ve bunun sebeplerinden bahseder.

26 Mayıs 2011 Perşembe

TEVAZU EHLİ OLMAK

            Tevazu, alçak gönüllü olmaktır. Kibrin zıddıdır. Mü'min, tevazu ehlidir veya olması gerekir. Tevazu ehli olan insan aynı zamanda şefkatli, merhametlidir de. Herkesle iyi geçinir, kolay kolay kırmaz ve kırılmaz. Kendini başkalarından üstün görmez. Kusur araştırmaz, insanları daima müsbet yönleriyle değerlendirir. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da Efendimiz(sav) en güzel örnektir.

25 Mayıs 2011 Çarşamba

CÖMERT VE İSAR EHLİ OLMAK

            Seha, Allah(cc)'ın azami sıfatlarındandır. Bol bol ikram eden demektir. Allah(cc) bu sıfatını kulları üzerinde görmek ister. Cömert kullara sehavetli de denir. Bu hususla ilgili pekçok ayeti kerime ve hadis-i şerif vardır. Efendimiz(sav) şöyle buyurmaktadır; ''Cömert; Allah'a yakın, insanlara yakın, cennete yakın. Cimri; Allah'tan uzak, insanlardan uzak, cehenneme yakın.''

24 Mayıs 2011 Salı

HİZMET EHLİ OLMAK

            Hizmet; maddi ve manevi yollarla yapılan, çok geniş şümullü bir kudsi muameledir. İnsanın elinden geldiği nispette diğer insanlara, hatta tüm canlılara yardımda bulunması demektir. Bu ulvi vazifenin de kendine has sorumlulukları, şartları ve prensipleri vardır. Ne yönlü hizmet edilirse edilsin, sırf Allah(cc) rızasını gözetmek şarttır. Yapılan hizmette ihlas yoksa, fedakarlıklar ve ağır hizmetler akim kalır. Çorak toprağa atılan tohumlar misali, mahsul beklemek muhaldir.     

23 Mayıs 2011 Pazartesi

İNFAK EHLİ OLMAK

            İnfak, İslamın şartları arasında yer alır. Kur'an-ı Kerim'de pekçok ayette infaktan bahsedilir. Ekseriyetle, namazla birlikte zikredilir. ''Onlar ki, namazı kılar, zekatı verirler, verdiğimiz rızıklardan infak ederler.'' İslamiyet, insaniyet alemine huzur ve sükun teminine; fertler ve cemaatler arasında muhabbet, şefkat, merhamet esaslarının tespitine son derece önem verdiği içindir ki, Müslümanlara sadece zekat farizasını iktila etmeyip, çeşitli yardımlaşmaların hepsine teşvik ediyor.    

20 Mayıs 2011 Cuma

HİLM EHLİ OLMAK

            Hilm; yumuşaklık demek olup, kırıcı, sert, kaba olmamakla beraber, kusurları affetme, sabırlı olma gibi anlamlara da gelir. Allah(cc)'ın sıfatlarından biri de hilmdir ki, kullarına karşı hilm ile tecelli eder. Hilminden dolayı; isyankar, asi kullarının cezalarını hemen vermez, mühlet tanır. Halini düzelten ve af dileyenleri affeder, günahlarını bağışlar ki, bu da hilminin tecellisidir. Evet, Allah-ü Teala hilm sıfatını kullarında da görmek ister. Bilhassa, mü'min bir kulun hilm ehli olması iktiza eder. Efendimiz(sav) kamil manada hilm ehliydi. Rabbimizin bu esması, en çok Efendimiz(sav)'de tecelli etmiştir. O(sav)'nun hayatı hep hilm yörüngeli geçmiştir. Nefsi için asla gazaplanıp, sertlik, şiddet göstermemiştir. 

18 Mayıs 2011 Çarşamba

AFFEDİCİ VE MÜSAMAHAKAR OLMAK

            Affedici ve müsamahakar olmak mü'minin şiarı olmalıdır. Allah-ü Teala(cc) affedicidir, affı sever ve kullarının da affetmelerini talep eder. Affedici ve müsamahakar olmakta merhamete dayanır. Merhametli olan kişi, affedicidir de. Merhametli olmak Efendimiz(sav)'in vasfıdır. O Yüce Resul(sav) hep affetmiş, nefsi namına hiç kimseye gazaplanıp, öç almaya asla kalkışmamış, Kendisine yapılan onca eza ve cefayı af ile müsamaha ile karşılamış, ancak; dini açıdan yapılan haksızlıklara karşı gazaplanıp, şer-i şerifin muktezasınca gereken cezayı uygulamıştır.

17 Mayıs 2011 Salı

MERHAMET

            ''Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim'', Hz.Muhammed(sav)
            Merhamet, Allah(cc)'ın Rahman ve Rahim sıfatlarının tezahürüdür. Allah(cc), Rahman ve Rahim oluşunu Kur'an-ı Kerim'in her suresinin başında ve yine Kur'an'ın pekçok ayetinde zikreder. Böylece Kendisini Rahmaniyet sıfatıyla tanıtan Mevla, kullarının merhametli olmalarını ve bu esmasını kullarının üzerinde görmeyi murad eder. Hassaten, mü'minlerin merhametli olması iktiza eder. Merhametli olmayanlarda hayır yoktur. Bu konuyla ilgili pekçok ayet ve hadis mevcuttur; ''Merhamet ediniz ki, merhamete nail olasınız'', ''Siz yerdekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin''.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

HAYIRLI İŞLERDE ACELE ETMEK

            Acelecilik doğru olmasa da, hayırlı olan durumlarda acele edilmesi uygun görülmüştür. Örneğin; namaz ibadetinde, vakti girince kılmak için acele davranmak pek muteberdir. Mali durumu yerinde olan birinin,  hac farizasını yerine getirmek için acele etmesi gerekir. Hayırlı işlerde acele gerekir çünkü, o imkan her zaman ele geçmeyebilir. İmkanlar ölçüsünde hayırlı işlere koşulmalı ve bu hususta her zaman acele edilmelidir. Efendimiz(sav) buyuruyor; ''Ed dünya mezraatil ahireh'' Şu dünya hayatı, ahiretin ekim yeridir. Burada ne ekersek, orada onu biçeceğiz. Durum böyle olunca mü'mine düşen, ömür sermayesini en güzel şekilde değerlendirmede acele etmektir. Efendimiz(sav) nerelerde acele edilmesi gerektiğine işareten şöyle buyurmuştur; 

ACELECİ OLMA, DÜŞÜN!

Aceleci olmayıp; yapacağı işin, söyleyeceği sözün ve vereceği kararın sonunu düşünmek 
          Acelecilik, günlük hayatta çok defa karşılaşılan bir durumdur ki, bu yüzden pekçok hatalar yapılır. Sonunda pişmanlığa sebebiyet veren durumlar tezahür eder. İnsan sonunu düşünmeden bir söz söyler, bu söz sahibinin başına çok gaileler açabilir. Onun için Efendimiz(sav); ''Acele şeytandan, teenni Rahman'dandır'', ''İnsan sonunun neye vasıl olacağını düşünmeden bir söz söyleyiverir de, bu sözü sebebiyle cehenneme gider'', buyurmuştur. İnsan söyleyeceği sözü, yapacağı işi, vereceği kararı iyice düşünüp; öyle yapmalı, söylemeli ve kararını vermelidir. Hatta gerektiğinde istişare etmelidir. İstişare bir sünnet-i Resulullah'tır.Yoksa insan zarardan, tehlikeden salim olamaz. Efendimiz(sav) aile efradıyla ve ashabıyla gerektiğinde istişare etmiştir. 

11 Mayıs 2011 Çarşamba

ALLAH(CC)'A KAVUŞMAYI UMANLAR

            ''Güneşe, kuşluk vaktindeki aydınlığa, güneşi takip ettiği müddetçe aya, gündüze, geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu düzlük yapana, ruha ve onu en güzel biçimlendirene, sonra da ona kötülük duygusunu da, ondan sakınıp iyi olmayı da birlikte ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran da ziyan etmiştir'', Şems Suresi(1,2,3,4,5,6,7,8,9,10) Bu surede Cenab-ı Hakk ehemmiyetine binaen pekçok şey üzerine yemin ediyor.

10 Mayıs 2011 Salı

İNFAK

            İnfak; karşılıklı teşekkür, dua ve yardımlaşma vesilesidir. İnsanların tahsili, irşadı için bir yurt, bir kurs yaptıran bu vesileyle hayra nail olur. Talebe ve hoca da bu imkanlarla hayırlara nail olur. Yani hepsi birbirine vesile olur. Böyle bir infaktan dolayı da Rabbimiz o kullarından razı olur inşallah. Hepsi de Allah(cc)'a şükür, birbirine teşekkür ve dua etmek durumuna kavuşurlar. Talebe olmazsa hocanın, hoca olmazsa talebenin olmadığı bir ortamda, bu  nimetlere zemin hazırlayan salih kulun hiçbir fonksiyonu olmazdı. İnfakın her çeşidi birbirine vesile olup, Hakk Teala'ya kurbiyete sebeptir. 

İMAN HAZİNESİ

            Hal ile öğüt veren, söz ile öğüt verenden iyidir. Halsiz söz, etkili olmayabilir. Fakat sözsüz hal, etkili olur. Bu hususta mürşitler müritlerini hep uyarmışlardır. Dokuz kepçe kal yerine, bir kepçe hal ver , denmiştir. İnsanın haddini bilmesi bir ferasettir, haddini bilmeyen zelil olur. Köpek dahi, kendisine verilen kemik veya ekmek parçasını koklamadan yemez. İnsan her haline dikkat edip, Allah(cc) rızasına uygun mu diye düşünmelidir. Dünya ihtirası kalbi ama eder, gerçekleri göremez. Bu, tuzlu su içmeye benzer.

6 Mayıs 2011 Cuma

İTİKAF

            İtikaf; vacip, müekked sünnet ve müstehap olmak üzere üçe ayrılır. Adanan itikaf, vaciptir. Ramazan ayının son on günündeki itikaf, kifaye yoluyla müekked sünnet; başka bir zamanda ibadet niyetiyle mescidde bir süre yapılan itikaf da müstehaptır. İtikaf; kitap, sünnet ve icmaya dayanır. Hz.Aişe(ra) validemizden rivayetle; ''Hz.Peygamber(sav) Medine'ye geldikten sonra, vefatına kadar Ramazan ayının son on gününde itikafa girerdi''.

5 Mayıs 2011 Perşembe

ŞÜKÜR

            Bahşedilen nimet-i ilahinin sınırı olmadığı gibi, şükrün de sınırı yoktur. Sınırsız nimet, sınırsız şükrü gerektirir. Hatta şükür de şükre muhtaçtır. Şükredebilme istidadını ihsan eden ve Şekür esmasıyla tecelli eden Cenab-ı Hakk'tır. Bu hakikatı gözönünde bulundurarak daima hamd ve şükür halinde olmamız gerekir. Bu durum da tevazuyu, mahviyatı, merhameti beraberinde getirir. Şükür, yalnız dille ikrar demek değildir.  Kısaca şükür; kalbde nimet-i ilahiyeyi idrakle, kalben tasdiki ve o nimetleri Cenab-ı Mevla'nın rızası doğrultusunda kullanmayı gerektirir. Her konuda olduğu gibi,şükür de isbat ister. Şükrün zıddı nankörlüktür, isyandır, Hakk'ı halka şikayettir.

ALLAH(CC) DOSTLARIYLA ÜNSİYET

            Tasavvufta vera(takva) temel kaidedir. Menfilikleri sıfırlayabilme sanatıdır. Bu yolda en büyük engel, ene(benlik)dir. Tasavvuf eğitiminde ilk istenen şey; benlik davasından kurtulabilmek, aynı zamanda tövbe ve dua halinde yaşamak, Rabbimizin bizden istediği gibi İslam'ın şahitlerinden olmaktır. Evet Rabbimiz 'Siz İslam'ın şahidi olun ki, peygamber de sizin şahidiniz olsun', buyuruyor. Her halimizle, davranışımızla bunu başarmak için çalışıp, İslam'ı anlatacağız ki, Efendimiz(sav) de bu güzel halimize şahitlik etsin. Bir ağacın kökü çürükse; gövdesi, dalı, budağı, meyvesi de çürüktür. Gövdenin, dalların, meyvenin sağlamlığı kökün sağlamlığıyla orantılıdır. Ağaç eğriyse, gölgede eğridir. 

4 Mayıs 2011 Çarşamba

ALLAH(CC)'A DOST OLMAK

            Cenab-ı Hakk'a kulluk görevimizi yerine getirme hususunda iki düşman, iki engelle karşı karşıya kalıyoruz. Bu düşmanları  bertaraf  edip, engelleri aşabilmemiz nasıl mümkün olacak? Hz.Mevlana 'firavun da melek de senin kalbinde' buyuruyor. İnsan iki uçlu bıçak gibi, hayra da şerre de istidatlıdır. Bu durum hemen her hadisede, her olayda, her yaratıkta mevcuttur. Bir ilahi kanundur. Hayrihi ve şerrihi min Allah-ü Teala derken bunu anlıyoruz. Hayrı da şerri de yaratan Alemlerin Rabbi'dir. Böyle olmasında pekçok hikmetler vardır. Şu dünyamız hem cennetlere , izzete ve şerefe nailiyata vesile olur. Hem de cehenneme, zillete, kahr-ı ilahiyeye müstehaka sebep olur. İnsanın iradesi sahibine izzet de kazandırır, zillete de düçar eder.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

HİZMET

            Her konuda olduğu gibi hizmet konusunda da, olması gerekenlerin başında ihlas gelir. İhlassız her amel batıldır, değeri yoktur. İhlassız amel, adeta ruhsuz ceset gibidir. Onun içindir ki hizmet, pekçok ayette amel-i salih olarak beyan olunur.  Hizmet, Allah-ü Teala'nın ve Resulullah(sav)'ın en ziyade değer verdiği bir ibadettir. Böyle değerli bir amelin kabul olması için, ihlaslı olmaya ve ihlası zedeleyecek şeylerden korunmaya azami dikkat etmek gerekir. İhlası zedeleyen şeylerin başında riya, ucb, sum'a, kibir gibi pekçok manevi hastalıklar gelir. Bu hususta şöyle bir menkıbe anlatılır;