Peygamberimizin ve diğer peygamberlerin hicret gayesine dayalı hicretlerdir. Hakk uğrunda; Allah(cc)'a kul olmak için yaratılan insana kulluğun şartlarını; dini, İslam prensiplerini bildirme, 'emrü bi-l-maruf, nehyü an-il- münker' için yapılan hicretler çok değerlidir. Peygamberlerle başlayan bu tür hicretler, ümmetleriyle devam etmiş, hasseten Ashab-ı Kiram Hz. buna çok önem vermişler ve dünyanın dört bir yanına dağılmışlardır. Günümüze kadar devam eden bu hicret anlayışı , aşk ve heyecanı günümüzde de imanlı, ferasetli, Hakk'a gönül veren ve hicretin değerini bilen , heyecanlı, irfan ehli şahıslar tarafından çeşitli yollarla, çeşitli vazifelerle yürütülmektedir. Böylece sünnet-i Resulullah olan hicret devam etmektedir biiznillah. Bu tür hicret ulvi hicrettir.
SÜFLİ HİCRET
Her konuda olduğu gibi bu konuda da ulviyat veya süfliyat söz konusudur. Şöyle ki, süfli şeylerin temini için hicret edenler de mevcuttur. Nefs-i emmarenin arzusu üzere haram işlemek, elde etmek temennisiyle hicretler de tahakkuk etmektedir.
KEYFİ HİCRET
Şüphesiz keyfi hicretler de söz konusudur ki, hiçbir ciddi gayeye dayanmaksızın yapılan hicretlerdir. Örneğin, köy veya kasabada ikamet eden birisinin şehir hayatına özenip, şehre hicret etmesi.